Datça’da görülecek yerler veya tarihi mekanlar denildiğinde ilk akla gelen yerlerden biri Reşadiye Mahallesindeki Mehmet Ali Ağa Konağıdır. Yörede Kocaev diye bilinen konağı çeşitli zamanlarda gezme imkanım oldu, bu sayfamda bu tarihi konağı sizlere gezdirerek adindiğim izlenim ve bilgileri aktarmaya çalışacağım. Sayfamın başında belirtmem lazım ki öyle her istenildiği anda gezilebilen bir yer değil, aslına uygun olarak restore edilen Konak bugün bir Butik Otel olarak hizmet vermekte. Otelde konaklamasanız da restoran, cafe, havuz, hamam ve masaj hizmetlerinden yararlanabiliyorsunuz. Yemek ve Türk hamamı için bir gün önceden rezervasyon yapılması gerekiyor.
Restore edilerek Butik otel olarak kullanılan konak Akdeniz yöresinin günümüze kadar gelebilmiş en eski sivil mimari örneklerinden, 5.5 dönüm bahçesiyle birlikte eşsiz güzellikte. 19.yüzyıl evinin mimarisi günümüzün konforuyla birleşmiş, bir “Müze Otel” olmuş. 2002 yılında başlayan restore çalışması iki yıl sürmüş, bu nadide güzelliği ortaya çıkarmak için emeği geçen birçok insan var, başta konağın sahipleri Pir ailesi olmak üzere, Restorasyon uzmanları, mimarlar, sanatçılar, taş ustaları, marangozlar, Datça geleneksel mimarisi konusunda uzman kişiler vs. hepsinin sevgiyle, heyacanla çalışması sonucunda Kocaev’i tekrar ayağa kaldırmışlar. Konağı gezerken oldukça büyük emek ve çabalarla ayağa kaldırılan bu gibi yapıların ne kadar kırılgan, hassas olduklarını gördüm, devamlı koruma, ilgi istiyorlar ve bu da kolay bir şey değil. Umarım sivil mimarimizin bu güzel eseri daha uzun yıllar ayakta kalır. Datçamızın Betçe yöresinde ağalık döneminden kalma bunun gibi güzel yapılar var ama viran bir şekilde yok oluyorlar. Mehmet Ali Ağa Konağı bu yüzden şanslı bir yapı olarak son anda yok olmaktan kurtarılmış.
Mehmet Ali Ağa Girit kökenli Tuhfezade ailesinden , Padişah tarafından yarımadanın topraklarının işlenmesi ve yönetimi kendilerine veriliyor. Tuhfezade ailesi uzun yıllar yarımadanın ekonomik , sosyal ve siyasi yaşamında söz sahibi oluyor. İnternet’te araştırdığınızda bu konularda çok fazla bilgi yok, Mehmet Ali Ağa’nın 1800 lü yılların sonunda Rodos’ta İdare Meclis Azalığı görevinde bulunduğu yazıyor. Mehmet Ali Ağa adına ben daha önce Knidos’u kazıp bulduğu eserleri İngiltere’ye götüren Charles Newton’un yazdıklarında rastlamıştım. Özellikle Knidos Aslanı ve Demeter heykeli bu buluntuların içinde en meşhurlarıdır. 1850 li yıllarda padişahtan aldığı izinle Newton Knidos’u kısa bir zamanda delik deşik eder ve çıkardıklarını savaş gemileriye İngiltere’ye götürür, bu himetlerinden dolayı da sör ünvanını alır. O zaman bu toprakların yöneticisi Mehmet Ali Ağa ile ilişkileri iyidir, ağa ona insan gücü ve diğer konularda yadımcı olur.
Ülkemizde bir çok yapı restore ediyoruz derken yok olmuş veya zarar görmüş durumda , Mehmet Ali Ağa Konağı ‘nda geleneksel tarzda , çok ustaca ve ayrıntılara çok dikkat edilerek yapılmış bir restorasyon görüyoruz.
Reşadiye mahallesinde Mehmet Ali Ağa konağının hemen önünde çınar ağaçları var, bir tanesi koca bir çınar var, kimbilir kaç yaşında. Çınar ağacının Osmanlı Devletini temsil eden bir ağaç olması açısından da burada bulunuşu bana anlamlı geliyor. Çevresinde konak kadar yaşı olan yapılar var. Reşadiye mahallesi kentsel sit alanı, eski taş evler hala kullanılıyor.
Koca çınarın biraz ilerisinde Kocaev’in eski ahşap kapısı karşınıza çıkıyor.
Konağın ahşap kapısından içeriye girer girmez zaman durmuş gibi, sessiz, huzur veren bir atmosfer içinde yeşillikler ve rengarenk çiçeklerin arasından taş merdivenleri çıkarak yürüyorsunuz. Beş dönümlük geniş bahçesi peyzaj düzenlemesi olarak konağa ayrı bir güzellik katıyor.
Bahçe ve konak öyle güzel bir bütünlük sağlamışlar ki birisini çıkarsan bu tılsımlı ortam birden kaybolacak gibi.
KAYNAK : https://www.datcadetay.com/datca-mehmet-ali-aga-konagi.html